Cumhurbaşkanına hakaret ederseniz ne olur? Tutuklanırsınız…
Soruyu öncelikle şöyle soralım; suç mudur veya neden suçtur?
Hukuk düzeni, toplumsal yaşamın sürdürülmesinde bireysel ve toplumsal değerleri korumak isteyebilir. Bireyin manevi varlığını yani “şeref ve haysiyetini” de koruma altına alabilir. Bu nedenle bireyin şeref ve haysiyetine yönelen saldırıların önlenmesi için, özel hukuk tedbirleri yanında bu tür saldırı ve ihlaller için ceza yaptırımı da uygulanması yolunu tercih edebilir. Kişinin şeref, haysiyet ve onurunun ihlali karşısında özel hukuk kurallarına göre manevi tazminat davası açmak yoluyla bir nebze olsun zararın karşılanması ve mağduriyetin önlenmesi sağlanabilir. Ama seçilen suç ve ceza politikasına göre, bireyin şeref ve haysiyetini hedef alan saldırılar, ceza hukuku tarafından yasaklanabilir ve bu tür eylemler “hakaret” suçu kabul edilebilir, cezai müeyyidesi ise hapis veya para cezasıdır. (Sınar, Hasan)
Kısacası, tercih ettiğiniz ceza hukuku politikanıza bağlı olarak “hakaret” ve “sövme” fiillerini suç olarak cezalandırabilirsiniz. Hatta ceza kanununuzda özel tahkir suçları, yani kişinin aşağılanması, onurunun kırılması veya onuruna dokunulması hallerinde “özel hakaret” suçları da kabul edebilirsiniz. Nitekim Türk Ceza Kanununda “Cumhurbaşkanına Hakaret” (TCK madde 299), “Devletin egemenlik alametlerini aşağılama”(TCK madde 300), “Türk Milletini ve anayasal kurumları aşağılama”(TCK madde 301), “Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret”(TCK madde 341) özel tahkir suçları olarak kabul edilmiştir.
Türk Ceza Kanununun “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” bölümünde Cumhurbaşkanına hakaret suçu “özel” olarak yer almıştır. Maddeye göre Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır (Madde 299).
Hem kişinin kanunla korunması anlayışı, hem de bireyin haklarını korumak yerine yargının devletin kutsallığını koruma adına bağımsızlık ve tarafsızlığından vazgeçmiş olmasının doğal sonucu olarak Cumhurbaşkanına hakaret suçtur ve kişiye özel tahkir suçudur.
Cumhurbaşkanını korumak lazım diyenlere göre ona karşı söylenen her söz suç olabilir. Çünkü böyle kabul edilmektedir. Muhalif olmanız, muhalefetinizi ifade etmeniz yeterlidir. O yüzdendir ki; Cumhurbaşkanlığı yani “makam” ve “makamdaki kişi” yani Cumhurbaşkanı her şart ve koşul altında “kanunla” korunmalıdır. Aksi takdirde rejim sarsılabilir ve muhaliflerin muhalefet hallerinin her türü, milli iradeyi zedeler. Kişiyi incitmemek lazım. Ceza hukukunda böyle bir tercihle kanunla kişiyi ve makamı korumak bizim ülkemizin yasama, yürütme ve yargısına ve Cumhurbaşkanlığı makamındaki kişiye uygundur, yakışır. Adalete bakan adamlar böyle söylüyorlar! Yasa yazıcılar ve yapıcılar da öyle yaptı ve zaten kanunlar bunun için vardır! Eğer böyle bir suç ve ceza yoksa kanun yapılır, kanunlar yetersizse değiştirilir, hukuki düzene torba biçilir, dikilir ve düzene uygun kafalar düzenlenir.
Eskiden, Türk Ceza Kanunun 301’inci maddesinin sürekli gündemde kalmasını sağlayan zihniyet şimdi Türk Ceza Kanunu madde 299 ile gündem yaratıyor. Adalet Bakanının TCK 301 ve 299. Maddeleri için soruşturma ve kovuşturmaya izin verip vermeme ile ilgili “takdir hakkının” tam tartışılma zamanıdır.
Sizce Adalet Bakanı Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasında kovuşturma yapılmamasını ister mi? Tam aksine Adalet Bakanı kovuşturma için “izin” verir, hem de seve seve… Yargıç ise yargılar ve büyük bir olasılıkla mahkumiyet kararı verir, kanun böyle diyor diye diye…
Tutuklamaya, soruşturmaya, mahkûmiyete kimse şaşırmaz ve olağan karşılanır. Demokrasi, kamusal düzen korunmuş ve Cumhurbaşkanının saygınlığına, onuruna zarar gelmesi önlenmiştir. Mesele bu kadar basittir ve büyütmeye gerek yoktur! Böylece bu suçla ilgili ceza davaları “yargıya intikal etmiş” olağan bir adli vakalar olarak istatistiklere geçer, ulusalüstü denetim mekanizmaları karşısında ise hükümet rakamsal savunmalar yapar.
Şimdi Ceza Hukuku Dergisi’nin 24 üncü sayısında Yrd. Doç.Dr Hasan Sınar’ın hakaret suçu ve bu suçun “suç olmaktan çıkarılması” hakkındaki yazısında yer alan bilgilere göz atalım (TCK’da Hakaret Suçu ve Bu Suçun Karşılaştırmalı Hukukta Gelişen Hakaretin Suç Olmaktan Çıkartılması Eğilimi Yönünden Değerlendirilmesi. Yıl 9, Nisan 2014. Seçkin Yay.)
Hakaret fiillerinin suç olmaktan çıkarılmasını savunan görüş iki temele dayanmaktadır.
Bu görüşün gerekçelerinden ikincisine göre; ceza hukuku tedbirlerine başvurulmadan özel hukuka ilişkin hukuki düzenleme ve kurallarla tatmin edici sonuç alınabilir, kişilerin mağduriyetleri önlenebilir. Çünkü ceza hukuku cezalandıran değil, son çare olma “ultima ratio” özelliğinden dolayı toplum için “elzem olan” hukuksal değerleri koruma işlevine sahiptir. Bundan dolayı toplumsal bir yarar sağlamaktan ziyade bireysel bir mahiyet taşıyan kişi şeref ve haysiyetinin korunması ceza hukukunun işlevi dışında kalmaktadır. Bu gerekçeye göre kişinin şeref ve haysiyetine yönelen fiillerin hukuk düzeni içinde bir haksız fiil olarak düzenlenmesi ve özel hukuk yaptırımlarına konu olması gerekli ve yeterli bir uygulama olarak kabul edilmelidir.
İlk ve en önemli temel gerekçe ise hakaret fiilinin bir suç olarak düzenlenmesinin günümüz şartlarında artık meşru bir amaca hizmet etmediği düşüncesidir. Tarihsel süreç tamamlanmış ve artık modern çağda bireysel şeref ve haysiyeti ihlal eden fiillerin suç olarak düzenlenmesine gerek yoktur.
Çünkü “şeref ve haysiyete yönelen fiillerin ceza mevzuatlarında yer almasının meşru bir amaca hizmet etmediğini savunan anlayış, bu durumu eleştirerek bu suçların bu gün için, şeref ve haysiyetin korunması adı altında özellikle egemen iktidar düzenine yönelen muhalif eylem, tutum ve ifadelerin sindirilmesinde bir baskı aracı işlevini gördüğünü ve meşru bir amaca hizmet etmekten çıktığını ileri sürmektedir”.
Bu zihniyete örnek ülke Türkiye’dir… Kanıt mı istiyorsunuz? Bu ülkede Cumhurbaşkanına hakaret suçtur ve tutuklanabilirsiniz. Sakın şaşırmayın, çünkü bu ülkede çocuklar bile tutuklanmıştır.
Tekrarlamak gerekiyor; neden hakaret suç olmaktan çıkarılmalıdır?
Çünkü günümüzde hakaret suçu “özellikle egemen iktidar düzenine yönelen muhalif eylem, tutum ve ifadelerin sindirilmesinde bir baskı aracı işlevini” görmektedir. Bu suçun “meşru bir amaca hizmet etmekten” çıktığı yargı kararlarıyla ortadadır. Örnekleri utancımızdır ve çok ayıptır.
Sıra bu suçta; çünkü önceki Başbakan şimdi Cumhurbaşkanı! O halde şimdi 299 zamanı… (Fİ/EKN)